Yazı yazma sanatı.


●Kendini hep böyle zamanlarda yazarken bulursun, elinden başka bir şey gelmez, anlayanın yoktur daha da kötüsü dinleyenin yoktur. Karaladığın sayfalardan seni anlamasını beklersin, ama hayır, hiçbiri anlamaz, hiçbiri sana dertlerini unutturamaz. Yazarak unutmak bi yazar yalanıdır yani.

●Her acı, her yokluk varlığını korur, düştü yerde alevini icra eder, yazarak başından atamazsın onları.. hiçbir şeyi.

●Yüzlerce kağıt kirlettim yazarsam arınırım diye de ne kağıda faydam dokundu ne kendime.

●Mutsuzluk fena halde yakışır yazmaya; kuru fasulyenin yanına pilavın yakışması gibi, Maltepe ile Kadıköy, yalnızlık ile sessizlik, Cuma ile ertesi, Mustafa Kemal ile Fikriye gibi; bütün yönlerden bütün açılardan birbirlerini çekerler, birini ayırırsak öbürü yarım kalır sanki biraz.

●Doğa gençlik zamanlarını yaşayan cıvıl cıvıl biz kız gibi seni çağırırken, eve kapanıp sözcüklerle boğuşmak gibidir yazmak.

●Mesela 17 yaşındasındır, herkes sevgilisini alıp sinemaya, tiyatroya giderken senin oturup fizik çalışman gerekiyordur. Yazmak tam da böyle bir şeydir. Ve saatler geçer.. “umutsuzluk” diye bi kelimenin neden yaratıldığını anlarsın, ve giderayak Newtonla tehlikeli bir ilişkiye gömülürsün…

●En tehlikeli sporların başında gelir yazı… hayatın ilk paragrafında sakatlanırsın ve yazmaya devam ettikçe de iyileşemezsin, sahaya hep sakat çıkarsın.

●Sanki biraz da uykusuzluk vardır iyi yazılarda…

●Yazmaktan vazgeçersin… sonra yeniden başlarsın, sigara gibi. Öyle dediğin kadar kolay bırakamazsın t.

“Yazmazsam delirecektim” demiş Sait Faik.
“Önce yaşa sonra felsefe yap” demiş bi romalı.
“Yazarlar en büyük yalancılardır” diyor yeteneksiz herifin biri.
Siz se kolaya kaçıp “Bize diyecek pek bir şey kalmadı” diyorsunuz.

●Bir çocukta yazar… uçurtmaları işaret eder bize, her gün yanından geçipte görmediğimiz ağacı, kırık lambaları, karalanmış kaldırımları… düşünürsün “Daha önce nasıl görmedim ben bunları ?”

●Farkettiniz mi yazılmış binlerce roman aynı 29 harfin konbinasyonundan oluşmuş.

●Yazmak kolaya kaçmaktır.. yüzyüze konuşamıyorsundur ve bildiğin onca imla kuralı hiç bir işe yaramıyordur, sen yazmaya sığınırsın, cümlelerle insanların kalbini çalabileceğini sanarsın, ama yazarak birinin kalbine girebilmek nice usta yazarın bile harcı değildir.

●Yakışıklı yazar aptaldır ya da kafasına darbe almıştır bir dönemde.

●Sevdiğin şeylere dokunamıyorsundur ve sen de tuşlardan alırsın hıncını. İtiraf et !

●Şubatta öğle üzeri sessizliği ve yağmurun camdaki tınısı.. melankoli dolu bir müzik.. hiçbirinizin hayal bile edemeyeceğim rüyaları var. İyi, kötü, doğru veyahut yanlış değil.. sadece akıp giden şeyler.. sadece bunu okuduğun için varlar.

●Ruhun bedenden hızlı yaşlanmasına neden olur yazmak…

Yazarsın… sonra ölürsün; sen tanrı değilsin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder