Kaptan beni müsait bi yerde öldür.


Canım sıkıldı benim, hep sıkılrı zaten bana sormadan. Size sorayım demiş bu sefer, Hatta biraz uzun yazası gelmiş, olur da siz de sıkılırsanız diye de virgüller serpiştirmiş cümlelerimin orasına burasına.

Neden hepimizin acelesi var ve neden hiçbirimiz mutlu olmak istemiyor, hüzünlenmek için yağmurun yağmasını bekleyen insanlar olarak neden acılarımızın dinmesini istemiyoruz?

Artık tek dikkat ettiğimiz tabelalar olmuş, etiketler, markalar, otobüsün içindekilerden, şöforün niteliğinden çok, nereye gideceğimiz ilgilendiriyor bizi. Biniyorsun kimseye dikkat etmeden, iniyorsun kimseyi tanımadan. Çevreye bakmaya, insanları anlamaya korkuyoruz sonra neden bizi kimse bizi anlamıyor diye şikayet ediyoruz.
Kaptn beni “kendini kandırma”da indir.
Karşıma çıkan ilk otobüse binip, şöförün gözlerini kapayıp “ben kimin bil hadi?” demek istiyorum.
O ellerimi çözmekle uğraşırken yapıştırıcam cevabı. “Azrail.”
Kaptan beni “hayattan bıkmışlık”da indir.
Hala saat başı otobüslerini bile kaçırabiliyorsam bana mutluluktan bahsetmeyin dostlar.
Mutluluk dakika başı geçen bi otobüs olsa  yine kaçırırmışım gibi geliyor.
Hüzün kalbimin en ücra köyünden bile kalkan minübüs gibi, arsız, valığını belli eden ve durak olsun, olmasın her yerde kornasını çalan lanet bi minübüs “hüzün.”

Mutluluğun tutulan sözler, sevilen insanlar ya da anlık sevinçler  olmadığını anladığımda, otobüs çoktan “herşey  için çok geç”e varmıştı..

Hiç nefes alıyorum diye sevindiniz mi?  Nefes almayı mutluluk oalrak gördünüz mü, hatta onu geçtim nefes aldığınızın farkına bile varıyo musunuz?
Boğulmaya ramak kalmışken gelmiştir belki aklına ya da ciğerlerini dolduran pis bi koku sonrası temiz hava ya da bunaltıcı bi sıcakta açılan araba camında aklına gelmiştir nefes aldığın.
Kaptan beni “iç geçirmek”de indir.
En zor durumlarda bile aklımıza gelmezken nefes aldığımız, kimse bana gerçekten yaşıyorum demesin. İçine çektiği her nefese anlam yüklemedikçe, gerçekten seviyorum da diyemezsin.

Şu anı düşünürken geleceği o kadar hayalle doldurmuşuz ki, gelecek geldiğinde doğumhanede sana başkasının çocuğunu vermişler gibi yadırgıyorsun hayatını. “Hayır bu benim değil, yanlışlık olmuş, ben exra boy mutluluk, sağlık ve para istemiştim.” Üzgünüm dostum, geçti son kullanma tarihi senin umutlarının.

Kaptan beni “acısızı az” geçince indir.
Beni “hayal kırıklığında “bırak.
Şurdan bi “tükenmişlik” al.
Kaptan beni müsait bi yerde “öldür.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder