MAVİ RÜYA

Hergün önünden geçtiğiniz yerler vardır. Bi zaman sonra yanlarından görmeden geçersiniz, yola odaklandığınız için dünyanın geri kalanı flûlaşır.
Tam da öyle bi gündü benim için, hergün gördüğüm pastanenin önünden belki yüzüncü geçisimdi. Yola odaklanmıştım ta ki bu flu dünyanın içinde, yoldan daha belirgin bi görüntüyü farkedene kadar. Beni farketmeyen bu görüntüye 5sn kadar bakabiliyorum. Sonrasında gözlerimin acıdığını hissediyorum. Çünkü; omzuna dokunan erkek eli, benim ellerim değil..
Nasıl da kolay canımız yanıyor, adını dahi bilmediğin biri, yine adını bilmediğin başka biriyle beraber diye, ölümüne kıskanıyorsun.

Aynı pastanenin önünden ertesi gün dikkat ederek geçiyorum.. ve bi sonraki gün ve sonrasında da. Artık öyle bi duruma geliyorum ki, flulaşan yol oluyor ve her gün dikkatle pastaneyi izliyorum. Tabii nafile.

Oldum olası platonik aşık olabilen biri olamadım. Oldurtamadım kendime "sevip de belli etmeme" kalıbını.
Ama bu farklıydı. O hissi bilirsiniz; hani bazı insanlarla konuşsan hayatın anlamını çözecekmişsin gibi gelir. Benim için o his  5sn sürdü. Bi kaç ay ne çocuğu ne de kızı görebildim ta ki canımın sıkkın olduğu bi öğle üzeri, sahile inmeye karar verene kadar.

Öylece durmuş, denizi seyrediyordu..

Yo hayır, daha çok deniz onu seyretmeye gelmiş gibiydi. Dalgalar ona ulaşmaya çalışıyor ama o sek-sek oynayan çocuk edasıyla hep bi adım geri sıçrıyordu.

O an deniz mi daha mavi yoksa gözleri mi ? Kestirememiştim..

Nefesim kesildi.. Boğulduğum gözleri miydi yoksa deniz mi ?

Deli cesareti denen bi şey var. Ummadığın bi anda, kendinden beklemeyeceğin şeyler yapmana neden olur.. Normalde olsa yanında nefes almaya çekineceğim kız, şöyle bi durumda konuşmaya en uygun kişiymiş gibi göründü gözüme. Yavaş yavaş onun olduğu tarafa gidiyorum ama yavaş kavramını tanımla ? Çizgi filmlerde olur ya, çok uzakta görünen bi dağa koşarak saniyesinde varırlar. Öyle hissediyordu, kalbim adımlarımdan daha hızlıydı..

"Saatte 200 km yol alan kalbim, güzelliğine çarpılıp, kırılacak gibiydi"

Yanına gittiğim de ne söyleyecektim ki ? Aklıma binlerce cümle akım ediyor ve aynı anda hepsini unutuyordum. Ayak üstü senaryolar kuruyordum ama hiçbiri rahatlamama yardımcı olmuyordu.
Zaman düşünmeme fırsat vermeden, onun yanında buldum kendimi.

"mer-merhaba" dedim, gözlerine bakmaktan kaçınarak

"Nihayet" dedi hafif bi gülümsemeyle.

                                                             To be continued

1 yorum:

  1. nihayet kavuşmuştu kız gözlerinde ki mavilikleri hakeden adama ve hiçbir ayrılık cümlesi geçmedi konuşmalarında...

    YanıtlaSil